14.yüzyılın ikinci yarısıyla 15.yy başlarında yaşayan, Aydın civarındaki yoksul köylülerle Osmanlı yönetimine isyan ettiği için 1420’de Serez’de idam edilen Şeyh Bedrettin, İslam inancına getirdiği farklı yorumlarla dikkat çeken, tartışmalı bir isim. En önemli tasavvuf eserlerinden biri olarak kabul edilen ve sözcük anlamı kalbe doğan gerçekler olarak açıklanabilecek Varidat’ta, maddi dünyanın gerçekliğinden yola çıkan ve mutlak varlık, varlık birliği, tasavvuf, kelam, fıkıh konularını içeren vaazlarından derlenen metinler yer alıyor. Varidat’a dair sorularımızı AÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümü Kelam Ana Bilim Dalı Hocası Prof. İlhami Güler’e yönelttik.
1-Varidat, tasavvufî eserlerden kabûl edilse de klasik tasavvuf eserlerinden farklı özelliklere sahip. Bu bağlamda bu eseri nasıl değerlendirebiliriz? Bu eser tasavvuf tanımına ne kadar yakın düşüyor.
Cevap: Varidat, benim “İlhamiyyat” gibi, şeyhin kendi öz düşünümleridir. Yani “sezgi” diye akıldan ayrı bir kapasitenin olmadığı; tek bir sürecin olduğunun ifadesidir. Çeşitli dini konularda şeyhin birikiminin ifadesidir. Şeyh, Tasavvufun özü olan “Zahir-Batın” kavramsal tuzağına bağlı.Kur’andaki dilin edebi kurallar çerçevesinde “normal” kullanımını beğenmiyor; Allah’ın murad ettiği “mormal” anlamı “kıt akıllılar”a layık görüyor; kendince –hayal dünyasına göre- orijinal yorumlar yapıyor. Vakdet-i vücut(panteizm), Feurbach’ın deyimi ile Mataryalızimin din dili ile ters çevrilmiş halidir. Nazım Hikmet’in şeyhe müzaharat yapması tesadüf değildir.
2-İslam tasavvufunun tarihi seyrini dikkate aldığımızda,varidat tasavvufi geleneğe ne derece uygun? Şeyh Bedrettin’in beslendiği kaynaklar neler?
Cevap: Şeyhin düşüncelerindeki metanet, onun felsefe ve Fıkıh müktesabatı ile ilgilidir.Yani şeyh, hayattan ve dünyadan kopmadığı için, düşünceleri daha dil ve mantığın kurallarına, hayata uygundur. Şeyh hazretleri, Gazzaliye benziyor. Fıkıh, kelam, Felsefe ve Tasavvuf disiplinlerini öğrenmiş ve Tasavvufta karar kılmış. Gazzaliden farkı, Gazzalide Vahdet-i Vücut yoktur, Şeyhin ise temel felsefesi o.
3-Tasavvufta genel itibarıyla manevi bir derinlik arayışı hakim iken Varidat’ta dış dünyayla bir ilinti, bir başkaldırı ideolojisi söz konusu. Bu durum eserin tasavvufi eser sayılmasıyla ne derece bağdaşır durumda.
Cevap: “Manevi derinlik” evren ile Allah(Lahut) ve Melekut alemlerinin “ayrı” olduğu görüşüne/metafiziğine bağlıdır. Şeyh hazretleri vahdet-i vücutçu olduğu için, dış dünyayı ve onda olup bitenleri de önemsiyor, onlar ile ilgileniyor. Şeytanı ve Melekleri,insani duygu,düşünce ve davranışlara indirgemesi, bunundan kaynaklanıyor. Allah/Hakk ile dış dünyadaki varlıklar “aynı” ise, dış dünya ile ilgilenmek, onlar ile ilgilenmekle aynıdır.
4-Şeyh Bedrettin’in hıristiyanlığın etkisi altında kaldığı, Hıristiyan mistisizminden esinlenerek Vahdet-i Vücut inancına yöneldiği iddialarına ne demeli?
Cevap: Varidatta öyle bir iz ve emare yoktur. Hırıstıyanlığın mistikliği oranında her mistik Hz. İsa ve Hırıstıyanlık ile, Ruhbanlıkla ilgilidir. Hırıstıyanlık, sadece Hz. İsa’nın Tanrı olarak bedenlenmesine dayanır; oysa vahdet-i vücud, bütün evrenin Tanrı’nın bedenlenmesi/mazharı olduğunu iddia eder. “incarnation” ortak payda.
5-Varidat’ın, Şeyh Bedrettin’in görüşleri günümüz İslam düşüncesi içerisinde nereye konulabilir.? Bu düşüncelerin etkisi altında kalmış dini yapılanmalar söz konusu mudur?
Cevap:Şeyhin düşünceleri İbn Arabi, Mevlana, Yunus Emre, Şeyh Galip’in bağlı oldukları “Vahdet-i Vücut” geleneğine bağlıdır. Türk Müslümanlığı’nın mistik kanadı Nakşiliğin dışında, büyük ölçüde bu geleneğe bağlıdır. Türk devriminin kansız oluşunda bu etkinin önemli payı olduğu söylenebilir. Bu gün de bu eğilimi diriltmek isteyen çeşitli mahfiller mevcuttur. Türk solunun şeyhe olan muhabbeti, onun bir nevi “komün” hayatı öneren düşüncesinden geldiği gibi; ters çevrilmiş mataryalizm olan panteizminden de gelir.
6-Varidat, Şeyh Bedrettin’in eserleri arasında önemli bir yere sahip. Ayrıca günümüzde önem verilen eserler arasında. Onu bu derece önemli kılan şey nedir?
Cevap: Ben şeyhin, “et-Teshil” ve “Camiu’l-fusuleyn” eserlerinin daha önemli olduğu kanaatindeyim. Her hâlükârda, şeyhin eserleri Osmanlıda felsefi-teolojik düşüncenin az da olsa canlı bir şekilde devam ettiğinin kanıtıdır. Önemli olan, şeyh gibi düşünmek, şeyhin görüşlerine katılmak değil; şeyhin düşündüğü gibi düşünebilmektir. Ben onun vahdet-i vücüut görüşüne katılmıyorum; benim için İbn Sinanın metafiziği daha doğrudur. Yani, alem/evren mazhar değil; mahluk olarak Allahtan ayrıdır. Bilgi olarak da ben Allah’ın kitabının(Kur’an) ancak Arap dilinin belağatının kaldırabileceği kadar “te’vil” edilebileceğine; ondan öte sezgisel yorumların bin bir çeşidinin “dini/intersubjektif/ilim” anlamda bir kıymet-i harbiyesinin olmadığı kanaatindeyim.
7-Varidat’ın günümüz İslam düşüncesine olumlu katkıları olabilir mi?
Cevap:Varidat, içerik itibari ile değil; düşünme pratiği olması itibari ile “örnek” teşkil etmelidir. Çağımızın karşı karşıya bulunduğu en büyük tehlike –Heidegger’in işaret ettiğigibi- “düşünme”yi unutmuş olmasıdır. Bilim-Teknoloji ve Ekonomi içinde hapsedilmiş durumdayız. Küreselleşme/ostmodern durum denen “nihilist/agnostik” hapishanenin içindeyiz. Arzular şellale. İçimiz dışımıza çıktı. Turist/seyyah olduk, şu dünyayı/alemi geziyoruz. Bir dost/düşünür bulamadan gün akşam oluyor. Oturup gidişata vakıf olmak lazım.
8-Söyleşi için çok teşekkür ediyorum.
Ben de size teşekkür ederim.
Semiha Kavak’ın İlhami Güler ile yaptığı ve Edebistan internet sitesinde yaptığı söyleşi.